yedek kamil'in hikayesi
… ya mecnun, sen hani sabahleyin bana şey demiştin ya “abi sen hep yedeksin. niye hala bırakmıyorsun bu işleri” diye sormuştun ya. bırakamam ben mecnun. bırakamam.
çünkü, daha ortaokul ikiye gidiyordum. ondan sonra bizim sınıfın maçı vardı. babamla beraber biz de maça gittik. ama izlemeye tabi. beni takıma almamışlar. neyse, babamla böyle yandan maçı seyrediyoruz. maçın bitmesine son beş dakika kala çocuklardan birisinin ayağı burkuldu. ondan sonra, başka da kimse yok, yedek falan yok. “a kamil burda, bari kamil girsin maça” dediler. ben bi’ sevindim mecnun, bi’ sevindim anlatamam. çocuğun işte kramponlarını bana verdiler, ben onları hemen giydim tamam mı, böyle bir depar attım hemen çıktım sahaya. ama nasıl koşuyorum, böyle deliler gibi koşuyorum ben. neyse, son dakika top benim ayağıma geldi. böyle ceza sahasının dışından topa bi’ çaktım laaks diye doksana. ya, evet gol oldu.
e si yani babam dedi ki, “ya bu çocuk çok iyi topçu olacak.” dedi dedi durdu. hatta o zamanlar beni böyle bi’ kulube falan vermek istemişti. annem o zamanlar müsade etmemişti. bi’ hafta sonra da babam öldü zaten.
babalar bazen böyle şeyler yapar işte.
o yüzden ben bırakamam yani mecnun, bırakamam artık. ben o son beş dakikayı beklıyorum. yani o son beş dakikada da olsa, girip o golü atacam ben mecnun.